Kaç kişi ziyaret etmiş?

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Benim Adım Khan ve Ben Bir Terörist Değilim!

Efendiiimm, daha az önce izlemiş olduğum ve hemmen yazmak istediğim 2010 yapımı mükemmel bir Bollywood filmiyle yine karşınızdayım... Filmimizin adı "My Name is Khan"


 Filmimiz Khan'ın çocukluğunun anlatıldığı kısa bir süre haricinde hep Amerika'da geçmekte. Ama tabiki bir Hint filmi. Yer yer ağlatan, yer yer güldüren ve içten içe gülümseten bu mükemmel filmi herkes izlemeli çabasıyla başlıyorum yazıma...


Baş karakterimiz Rizvan Khan, doğuştan Asperger Sendromu hastalığı olan bir adamdır. Rain Man'i izleyenler bilir, Khan'da tıkpı o filmdeki karakter gibi... Fazlasıyla zeki ama tavırları yüzünden anormal gibi görünen insanlar vardır, özürlü gibi görülür ama aslında çok daha farklı bir şeydir onlarınki. 


Khan, Müslümandır ve çocukken Hindistan'da Hindularla Müslümanlar arasında yaşanan çatışmalara bizzat şahit olmuştur. Hatta sokakta insanların söylediği nefret dolu bir konuşmayı evde aynen tekrarlayınca annesi oğluna müthiş bir konuşma yapar. 


Annesi: Bu sensin, Rizvan. Bu da elinde sopa taşıyan ve seni döven kişi.
Rizvan: Bu kötü... dayak kötü birşeydir.
Annesi: Evet. Kötü. Rizvan bak bu da sensin. Lolipopu olan kişi. Onu sana veriyor. Şimdi söyle bakalım Hindu'yla Müslüman arasında ne fark var? 
Rizvan: İkisi de aynı görünüyor.
Annesi: Güzel. Bir şeyi unutma. Dünyada sadece iki tür insan vardır. İyi şeyler yapan iyi insanlar ve kötülük yapan kötü insanlar. İnsanlar arasındaki tek fark budur. Başka bir fark yoktur anladın mı?

Zaten duyduğu ve gördüğü bir şeyi kolay kolay unutmayan Khan, ömrü boyunca bu konuşmayı unutmuyor ve hayatının her anında bunu uygulamaya başlıyor.
Tek çocuk değil Khan, bir de kendinden küçük erkek kardeşi var. Onun bir hastalığı yok, gayet normal. Küçük yaşlarda annesi sürekli Khan'la ilgileniyor diye onu fazlasıyla kıskanıyor. Bunun etkisi olarakta üniversiteyi Amerika'da okumak üzere bırakıp gidiyor onları. Bir daha da Amerika'dan dönmüyor zaten.

Birgün Khan'ın güzel annesi hayatını kaybediyor. Ölmeden önce annesine verdiği sözü tutmak üzere o da Amerika'ya gidiyor, kardeşi Zakir'in yanına. Zakir gibi mutlu bir hayat yaşamak adına...
Zakir evlenmiş, kendisi gibi Müslüman bir hanımla rahat bir hayat sürüyor. Evi, işi, arabası, her şeyi var. Pek tabi yalnız kalan kardeşi Khan'ı da yanına alıyor. 
Zakir'in karısı psikolog. Kapalı ve son deree zarif, güzel bir kadın. Başlarda yeni yerler ve yeni insanlar tanımaktan son derece korkan Rizvan'a yardımcı oluyor haliyle. Alışması için elinden geleni yapıyor..

Neyse... Lafı fazla uzatmamalı. Alışıyor Rizvan Khan zamanla Amerika'ya. Bunda Mandira'nın etkisi de büyük tabi. Amerika'da tanıştığı bir kadın Mandira. Evlenip boşanmış ve bir çocuğu var. Hayattan nasıl zevk alması gerektiğini bilen bir kadın, Khan'ı da hiç garipsemiyor. Onunlayken çok daha fazla yüzü gülüyor hatta... Khan'ın ısrarları sonucu evleniyorlar Mandira'yla. Mandira hindu, Khan Müslüman ama bu engel olmuyor evliliklerine. Mandira'nın oğlu Sam'de seviyor Khan'ı, yani onu herşeyiyle kabul ediyorlar.

Birde çok samimi oldukları, Amerikalı komşuları var. Son derece iyi anlaşıyorlar, birlikte aile gibi oluyorlar hatta. Khan'ın bu dostluğu ve samimiyeti özetleyen güzel bir sözü var yine..


Annem haklıydı.
Aileler sadece kan bağıyla oluşmaz.
Sevgiyle de oluşur.

Aynı masada Müslüman, Hindu ve Hristiyan  dinlerinden insanları bu kadar güzel bi samimiyet içinde görünce otomatik olarak sizde aynı şeyi düşünüyorsunuz zaten. Filmde pek çok ayrıntı ve mesaj gizliydi.. Sanırım buda onlardan biriydi...
Ne yazık ki her zaman böyle güzel gitmez hayat. Onlarında gitmedi. 11 Eylül saldırıları yüzünden bir anda karışıverdi herşey. Bütün dengeler değişiverdi. Bütün Müslümanlar terörist ve bütün Amerikalılar da teröristlerin hedefi haline geldi (!)

11 Eylül'de ölenler için düzenlenen törene Khan'da gitti Mandira'yla. Herkesin içinde, sesli sesli ölülerin ruhuna Fatiha okudu birde... Şaşırdı millet, korku kimisi, uzaklaştı onun yanından, ona bir ucubeymiş gibi baktılar hatta. Ama umursamadı Khan. Dini neyi gerektirdiyse onu yaptı sadece... 

 
Herkes düşman oldu Müslümanlara. Dükkanlarını yağmaladılar, zarar verdiler, dalga geçtiler, aşağıladılar. Her şey tepetaklak oldu. Anlatamayacağım pek çok neden yüzünden bozuldu her şey. Hatta Khan ve Mandira'nın arası da bozuluverdi bir anda...
 "Git" diye bağırdı Mandira, Khan'a sinirle. "Her şey senin yüzünden oldu, git!" 
Öyle dediğine bakmayın, Khan masum tabiki...


Ardından başladı Khan'ın yolculuğu... Bu yolculuğa çıkarken tek bir hedefi vardı Khan'ın. Amerikan Başkanına ulaşmak... Anlattığım hikayeye bakınca, çok alakasız geldi dimi bu cümle. Çok alakalı aslında.
Karısıyla arası bozuluyor ya hani, Mandira sırf onu başından atmak için sinirle "Git Amerika'daki herkese terörist olmadığını anlat. Bunu yapabilir misin?" diye haykırınca Khan'ın cevabı yapamam oluyor haliyle. Mandira'da bunun üzerine "O zaman niçin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'na anlatmıyorsun? Sayın Başkan benim adım Khan ve ben bir terörist değilim desene. Böylece, o da babasını ve oğlunun terörist olmadığını herkese duyurur." diyiveriyor.
Khan'da bunun üzerine düşüyor yollara. Ona tek bir cümle söylebilmek için: 
"Benim adım Khan. Ve ben bir terörist değilim."
Bu yolculukta başına iyi kötü bir sürü olay geliyor tabiki... Bir sürü insanla tanışıyor, bir sürü insanı adam ediyor ve bir sürü insana hayat dersi veriyor.. 
Anlatmayı ne kadar çok istesemde anlatamıyorum. Eğer anlatırsam filmin tüm zevki kaçar malum :)


Anlatmak istediği çok şeyi, vermek istediği çok mesajı var bu filmin. Ve bu filmi ne kadar çok kişi izlerse o kadar çok amacına ulaşmış olur. Benim bu yazıyı yazma nedenim de bu aslında... 
Ne yazık ki, bu piyasda boş film çok var, aralarından kaliteli olanları seçmek zor oluyor. Ben hazır birini bulmuşken, sizlerede anlatmasam haksızlık etmiş olurdum. 
3 Idios'tan sonra izlediğim en müthiş Hint filmi olan My Name is Khan'ı lütfen izleyin ve izletin... Sizden tek ricam bu...


6 yorum:

  1. Ellerine sağlık canım :)
    Gerçekten çok güzel bir filmdi.. Beni çok etkileyen az sayıda filmden biriydi bu. Yazında çok güzel olmuş umarım izlemeyenler de bu güzel yazıdan sonra izler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım benim. :)
      Hakkaten fazlasıyla etkileyici bi filmdi, her türlü övgüyü hakeden cinsinden... Ve bu yazıyı okuduktan sonra bir kişi bile filmi izlese amacıma ulaşmışım demektir.. :)

      Sil
  2. ahh gerçekten mükemmeldi bu film... 3 kez izledim ve 4.yü izleme isteğim uyandı^^

    ben en çok sam'in ölüm sahnesinde mahfolmuştum ve daha sonrasında mandira'nın futbol sahasında khan'a söylediklerii.. ahh yaa khan adamım!!

    YanıtlaSil
  3. 3-4 kere izledim yine açsam yine izlerim beğendiğim hint filmlerinden biri. Bir kaç negatif fikir aşılar gibi olsada gerçekten dolu dolu bir filmdi :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pozitifi vermek için negatifede dokunmak gerek bazen... :) Benim için baştan sona çok anlamlıydı yaa. Tam benim yapmak istediğim türde bi film oluncada hepten ayrı bi anlamı oldu benim için :)

      Sil
  4. filmi sadece 5 gün izlememek için debelensemde izlemek zorunda kaldım. ve izlemediğim 5 günü şimdi mumla arıyorum desem yerinde.
    film müslümanlığı ve ibadetin sadece inançla sevgiyle olduğunu dünyaya tanıtılan tüm müslümanlar cihatçıdır düşüncesinin yanlışlığını ve savaşla kanla ibadet yapılamayacağını anlatan insanların içine işleyen manaları olan bir filimdi.
    çok beğendim çok...

    YanıtlaSil