Kaç kişi ziyaret etmiş?

26 Ağustos 2011 Cuma

Fazla söze gerek yok: City Hunter...



  Lee Min Ho'nun dizinin başrolünde olduğunu görmemle başladı City Hunter merakım. İyi ki de başlamış, iyiki de merak etmişim, iyiki de oturup izlemeye karar vermişim... Lee Min Ho'ya olan hayranlığımın tavan yaptığı dizidir kendisi... Şimdi izninle sevdiğim oyuncu ve yapımlar için kullandığım klasik cümleleri kullanmak istiyorum: O nasıl bir dizi? O nasıl bi oyunculuk? O nasıl bir senaryo? O nasıl bir çekim kalitesi? O ne güzel bir kadro? O nasıl bir yakışıklılık ve karizmatikliktir Lee Min Ho?! Daha bu soruları çook çeşitlendirebilirim yani...

  Önce kısaca konudan bahsetmek lazım. Dizimiz 1983 yılıyla başlar. Kuzey Kore, Güney Kore'ye bir suikast düzenler. Bunun sonrasında da yirmi bir tane Güney Kore askerini Kuzey Kore'ye gönderirler. Ama sonradan Güney Kore bazı nedenlerden ötürü yaptıkları plandan vazgeçer ve sessiz sedasız Güney Kore sınırında, kendi elleriyle, kendi askerlerini, denizde öldürürler. Bir kişi hariç... Bir şekilde kurtulan o tek asker, o andan itibaren sadece arkadaşlarına bunu yapanlardan intikam almak için yaşar. Yirmi askerle birlikte ölen en yakın dostunun henüz bebek olan oğlunu annesinin yanından kaçırır ve onu da intikamı doğrultusunda büyütür. Tabi bu ufak çocuk büyüyünce bizim karizmatik ve yakışıklı Min Ho'muz olur...


Neyse fazla uzatmayalım. Lee Min Ho yani Lee Yoon Sung büyüyüp intikam alma yaşlarına gelince önce Tayland'da sonra Amerika'da olan baba-oğul (!) Kore'ye dönerler. Zaman intikam alma zamanıdır...
Olaylar böyle gelişir işte. Siyasette yüksek mevkilerde olan dört tane adamın tüm foyasını ortaya çıkarıp, öldürmeden, onları adalete teslim ettiği için de Yoon Sung'un adı City Hunter yani Şehir Avcısı olarak anılmaya başlar. Tabi bunları yaparken de yüzünü saklamıştır...

A tabi bir kore dizisi aşksız olmaz dimi... Sonrasında güzel mi güzel bir koruma olan Kim Na Na'mız çıkar ortaya. İkisi de etkilenir tabi birbirinden... Ama bir sorun vardır: Yoon Sung kimseye aşık olmamalıdır...


Unutmadan bir de benim tipini ve oyunculuğunu, rolünü çok sevdiğim biri daha vardı dizide. Yakışıklı Savcım Kim Young Joo... Adamcağız dizinin başından sonuna kadar City Hunter'ı yakalamaya bir de City Hunter'ın peşinde olduğu olayı çözmeye çalışır. Azmi ve hırsıyla başarırda...

  Biraz uzadı biliyorum ama yirmi bölümlük diziyi anca bu uzunlukta anlatabiliyorum. İçinde o kadar çok şey var ki... Aşk, aksiyon, dram, komedi, siyaset, intikam...
  Neyse daha fazla anlatıpta izleyecek olanlarında hevesini kaçırmamak lazım :) Benden bu kadar. İzlediğim diziler arasında en kalitelisi Secret Garden derim hep ama bu onunla kapışacak kadar kaliteli bir diziydi. Açıkçası ben başından sonuna kadar büyüüükk bir zevkle izledim. Birisi bana sorarsa ne izliyim diye o KoreCan'a gönül rahatlığıyla City Hunter'ı önerebilirim.

  Teşekkürler Lee Min Ho... İyi ki varsın be... İyi ki oyuncusun da seni tanımamızı sağladın... İyi ki böyle güzel güzel diziler yaptın... Adamsın, Korelilerin hasısın, oyunculuktan fazlasıyla anlıyosun... İlerde Allah'ın izniyle yönetmen olcam ya hani... İşte o zamanlar için sen benim başrol oyuncumsun... :P :))  
(inşallaaaahhh...) :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder