Kaç kişi ziyaret etmiş?

26 Eylül 2012 Çarşamba

Bazen sadece bir afiş, o filmi izleme isteği uyandırabilir insanda…

A Reason To Live - Yaşamak İçin Bir Neden


Görmüş olduğunuz afiş A Reason To Live (Yaşamak İçin Bir Neden) isimli bir Güney Kore filmine ait. Ve ben bu filmi sadece afişi yüzünden izledim ve filmi izlemeye karar verdiğimde filmin adını bile bilmiyodum…
Nedenine gelince… Her şeyden önce afişe baktığımda ilk olarak kadının gözlerine takıldı gözlerim. Bir süre başka yere bakamadım zaten. Hani, anlatmak istediğin çok şey vardır da boğazında düğümlenir ya herşey, düğümlenir de tek kelime edemezsin… Onu gördüm işte bakışlarında, hikayesini bile bilmeden üzüldüm kadına… Öyle çaresiz ki bakışları, yardım arar gibi sanki, ama bulamamış belli ki… Çaresizliğin hüznü kaplayıvermiş gözlerini, bakışlarını…
Ardından o sarı şemsiye.. Sımsıkı tutmuş şemsiyeyi iki eliyle. Yağmurdan korunmak değil onun asıl derdi, ıslanmış zaten. Ama şemsiye var ya şemsiye.. Çok değerli onun için. Anlamı büyük…

 
Ardından nihayet filmi izleyebildim bir kaç gün önce. Ve o an şunu anladım; oyunculuk muhteşem birşey! Çünkü ben afişte ne okuduysam, kadın onu verdi bana filmde..
Bütün film boyunca hep bulutluydu bakışları, sadece yaşamış olmak için yaşıyordu sanki, bu dünyada onun için ayrılan sürenin sonuna gelebilmek için yani… Çünkü nişanlısı ölmüştü. Acemi ve genç bir motorcunun yüzünden hemde, çarpıp kaçmıştı motorcu onun o çok sevdiği nişanlısına. 


O günden sonra yüzüne yerleştirdiği her gülümseme, annesinin topuklu ayakkabısını giyipte yürümeye çalışan küçük bir kız çocuğu gibi abes ve eğreti durdu yüzünde… Ama o kadar iyi niyetli bir kadındı ki, motorcu çocuğu affetti genç kadın, çocuğun ailesine ve annesinin gözyaşlarına kıyamadı çünkü.. Ardından başladı, kendisiyle olan iç savaşı. Affetmek doğru muydu? İşe yarayacak mıydı? Peki ya affedince o kişi bir daha suç işlemeyecek miydi yani? Yoksa tam tersine mi dönecekti her şey? Nasılsa affedildim diye başka bir suça mı bulaşacaktı? Ve genç kadın bu sorularına cevap bulduğunda, bazı şeyler için çok geçti artık…
Bir de şemsiye demiştik ya hani… Gerçekten önemliydi…

Sakin ve durgun bir filmdi A Reason to Live. Ama hiç sıkılmadım. Böyle filmler çok daha farklı deneyimler tattırır insanlara, deli gibi aksiyon ve olaylı sahneler görmezsin belki ama oyunculuğun lezzetini farkedersin çoğu zaman yada sahnelerin etkileyiciliği dikkatini çekmeye başlar. Bazı ayrıntıları farkedersin, filmin sakinliği, film hakkında düşünme imkanı verir sana ve bir gülümseme yerleşir dudaklarına… Sonra bir bakmışsın, sinema da senin hayatında "Yaşamak İçin Bir Neden" oluvermiş…
Unutmadan, merak edenler için: Filmin başrolündeki bayanın adı Song Hye Kyo…